Saygıdeğer Türk Yurdu Okuyucuları,
Ülkemiz, art arda zorlu ve sıkıntılı dönemlerden geçiyor. Çin’de ortaya çıkan ve özellikle son iki ay içinde dünyayı kasıp kavuran “korona virüsü”, Mart ayından itibaren Türkiye’yi de sarmaya başladı. Son bir ay içinde, en fazla “Evde kal!” cümlesini kurduk. Halkımız uyarılara uymalı ve doktorlarımıza yardımcı olmalıdır. Sağlık mensuplarımız, bu acımasız salgına, bilimin ışığında çözüm arıyor ve bizim bu virüs karşısında bilim dışında kılavuzumuz yok. Bu sayımızda, virüs salgını konusunu farklı açılardan ele alan Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, Doç. Dr. Serhat Küçük, Ş. Adnan Şenel’in yazılarını ve Nuri Gürgür’ün yorumunu okuyacaksınız.
Korona virüsü salgını dolayısıyla Suriye’deki harekât arka planda kalmış gibi gürünse de harekât sürüyor ve ne yazık ki şehit vermeye devam ediyoruz. Onların mekânının cennet olduğuna inancımız tamdır. Allah, ailelerine ve milletimize sabır versin.
2020 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) açılışının yüzüncü yılını kutluyoruz; bu, aynı zamanda Millî Mücadele tarihimiz için de önemli bir yıl dönümüdür. Türk milleti, 1923 yılında kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti için önemli bir adımı, 1920’de TBMM’yi açarak atmıştır. Bu sayımızda Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz, Prof. Dr. Sefa Yüce, Dr. Zeki Gürel ve Emre Kartal’ın Millî Mücadele ve TBMM’yi farklı yönleriyle değerlendiren yazılarından oluşan bir dosya ile karşınızdayız. Millî hâkimiyet konusunu, Genel Başkan’ımız “kut” kavramı etrafında ele aldı.
Mart ayı, Türk Ocakları için de bir yıl dönümüdür; kuruluşunun 108. yılı münasebetiyle Dr. Cezmi Bayram, hem bir değerlendirme hem de öz eleştiri niteliğindeki yazısıyla bu sayımızda yer aldı.
Bahar (yaz, ilkyaz), bir uyanıştır. Türkler bu dönemi “yeni gün” olarak adlandırmış, Türkiye Türkçesinde daha çok “nevruz”
denmiştir. Ülkemizde, korona virüsü salgını yüzünden yeterince yaşanamasa da hakkında yazılanlar oldu. Bunlardan biri de Prof. Dr. İhsan Kalenderoğlu’nun kaleminden bu sayımızda yer alıyor.
Türk milleti, 365 günün her birine hem zaferleri hem de uğradığı zulüm ve katliamları sığdırmak zorunda kalmıştır. Bu sayımızda Şemsettin Küzeci, “28 Mart 1991 Altunköprü Katliamı”nı yazdı; Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk, kanayan yaramız Doğu Türkistan’ı bir kez daha ve biraz değişik bir açıdan değerlendirdi. Aynı acıyı farklı bir coğrafyada yaşayan soydaşlarımızı, Karaçay Türklerini, dosya hâlinde sürdürdüğümüz bölümde Gülseren Özdemir Riganelis yazdı.
Her şeye rağmen devam eden hayatımızda yer edinen “yapay zekâ”yı Prof. Dr. Süleyman Dönmez; “sayısallaşmanın eğitim ve ailedeki yeri”ni Doç. Dr. S. Tunay Kamer; “günümüzdeki hayatın tuhaflıkları”nı Prof. Dr. Abdülkadir İlgen yazdı.
Nisan ayı, Türk milliyetçileri ve ülkücüler için hüznün de ayıdır; Başbuğ Alparslan Türkeş’i, vefat yıl dönümünde rahmet ve hasretle anıyoruz.
Önümüzdeki sayılarda buluşmak üzere…